Page 204 - 9. SINIF VIP TÜM DERSLER KONU ANLATIMLI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 204
4. Tema: Dilin Zenginliği
3. Gözlemci Bakış Açısı: Anlatıcı gördüklerini, tanık olduk- yaldızlı bir kâğıt ile kaplanmıştı. Davet akşamları taşlıktaki su
larını aktarır. Roman kahramanlarının aklından geçenleri bil- küpü, sofadaki yemek masası ve daha başka hırdavat eşya
mez. Anlatıcının anlatımı gördükleriyle sınırlıdır: mutfağa taşınıyor, yukarıdan kilimler, iskemleler, süslü yastık-
“Birkaç evlik bir yerden geçiyorlardı. Yıkık bir duvarın dibinde lar indirilerek bir kabul salonu dekoru kuruluyordu.”
yırtık elbiseli, tıraşları uzamış, yüzü kırış kırış, yılgın bir ihtiyar c. Diyalog: Kahramanların karşılıklı konuşmalarına dayanan
oturuyordu. Başında kirli, beyaz bir papak vardı. Ağzı açıktı; anlatım tekniğidir. Metne akıcılık kazandırır. Diyalog tekniğin-
üst damağında tek kalmış, kazma gibi uzamış dişi görülüyor- de konuşmalar, kitabı değildir. Kahramanlar, sosyal statülerine
du. Murat selâm verdi; ihtiyar oturduğu yerden eliyle selâmını uygun biçimde konuşturulur.
aldı.”
“— Demek üçümüz de yarın İzmir yolunda. Ne garip gülüyor,
Mehmed Niyazi, Ölüm Daha Güzeldi
içim yırtılıyor gibi.
EDİTÖR YAYINLARI
— Sen kolorduya mal oldun mu Peyami?
Romanın Hikâyeden Ayrılan Yönleri
• Romanda olaylar zinciri söz konusu iken hikâye tek olay — İhsan’ın emir zâbiti oldum. Hayretle gözlerini açıyor:
üzerine kurulur. — Sen de mi ateşe? Hepiniz pervaneler alayı gibi ateşe ko-
• Romanda kişi kadrosu hikâyedekine göre daha geniştir. şuyorsunuz.
• Romanda zaman hikâyedekine göre daha geniştir. — Öyle ya.
• Romanda mekân hikâyedekine göre daha çok ve çeşitlidir. — Bir ben kaldım. İçeriden bir ses:
• Romanda kişi ve mekân betimlemeleri hikâyedekine göre — Ah bacım, bacım!.”
daha ayrıntılıdır.
d. Geriye Dönüş: Eserde kronolojik akışın kırılarak geçmişe
ROMANLARDA KULLANILAN ANLATIM TEKNİKLERİ dönülmesi, geçmişe ait yaşantıların anlatılması tekniğidir. Bu
teknikte anlatıcı birinci tekil kişi olabileceği gibi üçüncü tekil
1. Anlatma (Tahkiye Etme) kişi de olabilir.
Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. “Şimdi, Ankara’da bulunuyorsunuz, zannedersem.” Demek,
Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Burhan buydu. Selim’in onlara tanıştırmaktan kaçındığı ‘esas-
Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır. Anlatma; kişi lı’ arkadaşlarından biri. Selim, farklı çevrelerdeki arkadaşlarını
tanıtımı, olay anlatımı, geriye dönüş, iç çözümleme veya özet- birbirine tanıştırmayı sevmezdi. “Hoşlanmazsın,” diye kestirip
leme şeklinde olabilir. atardı. ‘Yüksek’ arkadaş çevrelerinde üniversite arkadaşların-
dan utanırdı Selim. “Seni ele vermemizden korkuyorsun,” diye
a. Kişi Tanıtımı: Metindeki kişilerle ilgili okuyucuya tanıtıcı saldırırlardı Selim’e kantinde. Hepimiz, tanımadan, sevimsiz-
bilgiler verilir. Anlatıcı, metindeki kişileri ayırt edici yönleriyle liklerine inanırdık bu adamların. Bu yüksek arkadaşların da bizi
tanıtır.
tanımadan sevimsiz bulduklarını bilmeseydi, tanıştırmaktan
“Hele bir tanesi vardı, bir tanesi. Çocukları bu işe seferber kaçınır mıydı? Ben bile zorlukla barınabiliyorum aralarında;
eden de oydu. Ökseleri cumartesi gecesinden hazırlayan da... sizi hemen yutarlar, demek isterdi kantindeki arkadaşlarına.
Konstantin isminde bir herifti. Galata’da bir yazıhanesi vardı.
Zahire tüccarıydı. Kalın, tüylü bilekleri, geniş göğsü, delikleri e. İç Çözümleme: Kişilerin iç dünyalarının, iç yaşantılarının,
kapanıp açılan üstü kara kara benekli bir burnu, deriyi yırtmış hâkim anlatıcı ve bakış açısıyla anlatıldığı psikolojik tahlil tek-
da fırlamış gibi saçları, kısa kısa bir yürümesi, kalın kalın bir niğidir. Bu anlatım tekniğinde anlatıcı, kişinin iç dünyasına
gülmesi...” bütünüyle egemen olan dışarıdan bir unsur olarak etkindir;
anlatılan kişi ise edilgendir.
b. Olay Anlatımı: Metindeki olaylar, bir anlatıcı tarafından an-
latılır. “Çerviakov General’e kuşkuyla bakarak, ‘Unutmuş! Ama göz-
leri sinsi sinsi parlıyor, benimle konuşmak bile istemiyor! Ak-
“Haftada iki gece dostlara danslı çay veriliyor, en aşağı iki üç sırmanın çok doğal bir şey olduğunu söylemeliydim ona. Yok-
gece de başkalarının davetine gidiliyordu. Aşağı sofa ile taş- sa kasten tükürdüğümü sanabilir. Şimdi değilse bile sonradan
lık arasındaki camekân kaldırılmış, delik deşik duvarlar sarı böyle gelir aklına. Oysa hiç istemeden oldu.’ diye düşündü.”
204 Türk Dili ve Edebiyatı