Page 219 - 9. SINIF VIP TÜM DERSLER KONU ANLATIMLI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 219

4. Tema: Dilin Zenginliği

            EDEBİYAT ATÖLYESİ                                    Talip Apaydın, Sarı Traktör’de anlattığı gerçekleri roman ger-
                                                                 çeği olarak görememiş. Sarı Traktör, kişisiz bir roman. Kişisiz
            Aşağıda Talip Apaydın’ın “Sarı Traktör” adlı romanı üzerine   roman olur mu? denecek. Ben de bunun için röportajla roman
            ünlü eleştirmen Fethi Naci tarafından yazılmış bir eleştiri ya-  arası bir eser diyorum. Paradoks gibi gelecek ama bence Sarı
            zısı verilmiştir. Bu eleştiri metnini okuyalım, metinle ilgili çalış-  Traktör’ün başarısız bir roman oluşu, Talip Apaydın’ın savun-
            mayı yapalım.                                        duğu düşününün doğru oluşu ile sözünü ettiği köy gerçeklik-
                                                                 lerini çok iyi tanımasından ileri geliyor. Çünkü yazar roman
            Talip Apaydın’ın “Sarı Traktör”ünde Eksik Olan Nedir?  yazmak için bunları yeter görmüş gibidir. Dışardan görülen bir
                                                                 gerçekliğin tıpkısını vermek istemiş. Vermiş de. Ama yetmiyor
           EDİTÖR YAYINLARI
                                                                 bu. Anlattığı kişilerin bir iç dünyası yok. İçleri dümdüz. Sarı
            Sarı Traktör’ü okuyunca anlıyorsunuz ki Talip Apaydın köye
            traktör girmesini istiyor; traktörün faydasına, gücüne inanmış.   Traktör’deki kişilerin görevi ya köydeki ilkel üretimi ya da Arif’in
                                                                 traktör tutkusunu göstermek. Bunun dışında bir kişiliklerini gö-
            Bunun için köydeki ilkel üretim biçimini bütün ayrıntılarıyla an-
            latıyor. Sabırla toplanmış bilgiler, gözlemler birbirini kovalıyor.   remiyoruz onların. Yazar, onların da bir iç dünyaları olduğunu
                                                                 gösteremiyor. Bunun için o kişilerin içleri bazuka namluları gibi
            Sap çekimini, döğen sürmeyi, tınaz savurmayı, saman çek-
            meyi; bunlardan başka, pancar sulamayı, pancar sökümünü,   dümdüz ne yivleri var ne setleri. Romanı bitirince kişileri ha-
                                                                 tırlamıyoruz da köyün ilkel üretim biçimini hatırlıyoruz, köye
            pancar taşımayı bütün ayrıntılarıyla görüyoruz. Apaydın, ilkel
            üretimin köylüyü nasıl yıprattığını, nasıl kahrettiğini belirtmek   traktör girmesinin gerekli olduğunu hatırlıyoruz.
            için anlatıyor bunları. İnsan gücünün nasıl harcandığını tekrar
                                                                 Talip Apaydın’ın anlattığı kişiler yok mudur köyde? Vardır. Öyle
            tekrar gösteriyor.
                                                                 köylüler vardır, öyle öğretmenler vardır. Ama onların roman ki-
                                                                 şileri olabilmeleri için o kişilerin kişilikleri olması gerek, yaza-
            Köye traktör girerse ilkel üretimin yerini makineli üretim alırsa   rın onları kişiliklerine uygun olarak konuşturması; birbirleriyle,
            köylünün nasıl rahat edeceğini, ne kolaylıklara kavuşacağını   kendi kendileriyle çatışmaları içinde göstermesi gerek. Onları
            gösteriyor.                                          dışardan tanımakla yetinmemesi, kendi içinde de yaşatması
                                                                 gerek. Yoksa o kişiler, birtakım düşünceleri ya da gerçekleri
            Talip Apaydın’ın, bu romanla, okurlarına söylemek istedikleri   belirtmeye yarayan araçlar durumuna düşüyor.
            bunlar. Apaydın’ın bildirisini saygıyla karşılamak gerekir. Ama
            gerçekliği görüşü bana biraz eksik geldi. Apaydın, köye traktör   Okurken  “Ha,  diyoruz,  yazar  burada  döğen  sürmeyi  anlat-
            girmesi sorununu, köy ağalarından birinin oğlu olan Arif («Ba-  mak  istemiş.”  ya  da  “Pancar  çekimini  arabalarla  yapmanın
            bası köyde varlıklı bir kimseydi.» s. 4) gibi görüyor. Traktörün   güçlüğünü belirmek istemiş. Böylece traktörün sağlayacağı
            sağlayacağı yakın faydaları, traktörün yalnız traktörü olanlara   kolaylığı daha iyi anlayacağız.” diyoruz. İnsanları değil, hep
            sağlayacağı faydaları, görüyor. Bunu onların gözü ile görüyor.   roman olarak insanlardan ayrı görülmüş bir köy gerçekliğini
            İlkel üretimin yerini makineli üretim alınca bunun gerektireceği   görüyoruz. Köy yaşayışı ile kişiler bir bütün olarak verilemiyor.
            ekonomik, toplumsal değişmelere hiç değinmemiş. Traktörle   Çünkü köyü kişilerin içinden, kişilerin ilişkileri içinden göre-
            birlikte gelecek yeni sorunlardan habersiz görünüyor. Traktör   memiş Apaydın; yani köye roman gerçeği olarak bakamamış,
            sorununu görüşü, varlıklı, aklı başında, çıkarını bilir köylülerin   bir gözlemci olarak bakmış sadece, bir röportaj yazarı olarak.
            görüşünden ileri değil. Arif şöyle der: “Yakub’un Ali harmanı   Romanda önemli olanın örneğin “öğretmen” değil, “öğretmen
            bitirdi. On günde beş yüz lira da para kazanmış.” (s. 25) Trak-  Ahmet” olduğu, yani tip değil kişi olduğu gerçeğine pek önem
            törün faydası konusunda Apaydın da bundan ötesini düşün-  vermemiş. Sonra, konuşmaların köy gerçekliğinden çok kişi-
            müyor gibidir. Oysa yazar, köylülerin görüşü ile birlikte, kendi   leri tanıtması gerektiğine de önem vermemiş. Bunun için Sarı
            görüşünü de bize iletebilmeliydi. “İlkel üretim çok yıpratıcıdır,   Traktör,  röportajla  roman  arası  bir  eser  olarak  kalmış:  Yarı
            köye traktör girmelidir, traktörün faydaları çoktur, büyüktür.”   yoldan ziyade röportaja yakın, yarı yoldan ziyade romandan
            yolunda bir görüş, pek genel bir görüş olarak kalıyor; iyi niyetli   uzak.
            ama üstünkörü bir görüş olarak kalıyor.                                                  F  e  t  h  i     N  a  c  i


                                                                                    Türk Dili ve Edebiyatı    219
   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223   224