Page 211 - 9. SINIF VIP TÜM DERSLER KONU ANLATIMLI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 211

4. Tema: Dilin Zenginliği

            mur suları, koyu çerçeveli büyük damgalar vurmuş. Pencere-  Yataktan fırlayarak kalktı, pencerenin önüne gitti. Perdeyi ara-
            nin üstüne çıplak bir rayla tutturulan bu perde, hazin bir belge.   layarak dışarı baktı: Pis bir aralık! Hemen yanında birbirinin
            Efendim? Bütün kötülük bu perdeden, bu raylardan geliyor.   üstüne yığılmış evler. Az gökyüzü. Sen o kadar yıl oku, didin;
            Yerde, asıl rengi anlaşılmayan bir halı ve bir iki kilim parçası.   mektebini bitir... sonra çöplük gibi bir yere bak. İnsan ruhu...
            Yazık oldu. Müzeyyen Hanım oğlunun mürüvvetini göremedi.   Efendim? Hayır! Çıkıp gitmeliyim bu odadan. Gel bizde kal,
            Odasını, gönlünce süsleyemedi. Ya da bir kadın... kim bilir?   dedim. Karın istemez, dedi. Karıyı boş ver, dedim. Benim der-
            Kitaplığının rafları toz içinde... masanın üstü de... Buraya hiç   dim başka, dedi. Bir gelseydi... Ben de fazla ısrar etmedim
            dokunulmamış. Demek beş yılda bitiremem, diyorsun. Sürek-  galiba. Böyle olacağını... Efendim? Batsın efendin senin! Ne
            li okusam da. Bitireceğim Selim. Bütün dünyaya gücümüzü   olur çıkıp gidelim buradan.
            göstereceğim. Eğildi, yazı masasının gözlerini rasgele açarak   Biraz anlayışlı ol. On bin peşin vereceğim bu günlerde, biraz
            içindekileri çıkarmaya koyuldu. Sonra, bütün kâğıtları kucak-  dişimi sıkmam gerekiyor. Olmaz. Bu işe tayin edildiniz. İstifa-
           EDİTÖR YAYINLARI
            ladı hem yatak hem divan olarak kullanılan somyanın üstüne   sı yoktur askerlik gibi. Bütün hayatımı ayaklarının altına seri-
            taşıdı ve kâğıtların yanına uzandı. Müzeyyen Hanımın yağlı   yorum: İncele beni! Çürüğe çıkarırsın biraz insaflıysan. Peki,
            boya manzaralı yastıklarından birine yaslanıp önündeki yığını   Allah canımı alsın kötü niyetim yok. Peki, anladık; okuyacağız.
            karıştırmaya başladı. Yatak varken masada okumak da ne olu-  (...)
            yor derdi ‘rahmetli’. Boğazına bir şey düğümlendiğini hissetti.   Romanın ilerleyen bölümlerinde Turgut’un Selim’i ölüme götü-
            Sen Müzeyyen Hanım değilsin.                         ren nedenleri öğrenmek için onun kimlerle görüştüğünü, neler
            Merhum,  arkasından  ağlanmasını  katiyen  istemezdi.  Hatta   yaptığını araştırması anlatılır.
            bana bir gün... ne yazık ki bir şey söylemedi. Yalnız bu konuda   Turgut çalıştığı şirketin bir işi için Ankara’ya gider. Orada önce
            bana ‘dersimi’ vermemişti. Acaba bu notları hemen okumaya   Selim’in arkadaşı Süleyman Kargı ile görüşür, ona Selim’in
            başlasam mı? Evde rahat olmayacak. Başını kapıya çevirerek:   öldüğünü söyler. Bu habere çok üzülen Süleyman Kargı, Tur-
            “Müsaade ederseniz, ben buraları biraz karıştırıyorum,” diye   gut’u evine davet eder. Birlikte Selim’in yazdığı şiiri ve bu şiirin
            seslendi. “Acaba gerçekten okumalı mıyım? Ona bir faydası   açıklamalarını okurlar. Turgut bu yazılanlardan Selim’in derin
            dokunur mu?” Konuştuğunu fark ederek sustu. Ne yapsan fay-  bir mutsuzluk içinde olduğunu, çevresindeki insanların onu ne
            dası var oğlum Turgut. Merak için başlasan bile. Bir yerden   çok yaraladığını anlar.
            başlamak zorundasın.                                 Turgut, Süleyman’dan ayrıldıktan sonra Selim’in Ankara’da-
            Ayağa kalktı. (...) Tekrar oturdu. Kalpsiz adam! (...) Onun gizli   ki bir başka arkadaşı olan Metin’le görüşür. Metin’e Selim’in
            yönlerini deşmeye hazırlanıyorsun. Onun iyiliği için. Kime iyi-  öldüğünü söylemez. Bu arada Turgut’un öteki benini temsil
            lik? Bilmiyorum. Öyle söyleyiverdim işte. Durmadan çalışaca-  eden, hayalî bir kişilik olan Olric ortaya çıkar. Turgut bu hayalî
            ğıma söz vermiştim ya... Peki ne yapmalı? Evet ne yapmalı?   varlıkla iç dünyasında sürekli konuşur, sorgulamalara girer.
            Dur bakalım; ‘Ne Yapmalı’yı arayalım önce. Hayır arama, ka-  İstanbul’a dönen Turgut, Selim’in ölümünden aylar sonra onun
            pıyı kapa ve çık. Olmaz, Selim bile gülerdi böyle bir korkaklı-  Esat adında bir arkadaşıyla görüşür. Esat, Turgut’a Selim’i an-
            ğa. O halde sonuna kadar git. O ne demek? Yani hepsini oku   latır; onun okuduğu kitaplardan, duyarlı, kırılgan kişiliğinden
            mu demek? Biliyorsun ne demek olduğunu. Hayır bilmiyorum.   söz eder. Turgut, bir gün şantiyede çalışırken kendisini görme-
            Evet biliyorsun. Hayır bilmiyorum. Peki neden geceleri, evde   ye Günseli adında bir kadın gelir. Günseli, Selim’le ölümünden
            homurdanarak  dolaşıp  duruyorsun?  Neden,  kendi  kendine   bir yıl kadar önce tanıştığını söyler. Selim’le yaşadıklarını an-
            söyleniyorsun ara sıra, ‘Hayır, olmaz, manâsız,’ diye. Bilmi-  latır. Selim’in, arkadaşları tarafından nasıl yalnız bırakıldığın-
            yorum. Biliyorsun. Benim durumumdaki adama yakışmaz da   dan; sevgisizlikten, ilgisizlikten, anlayışsızlıktan nasıl bunalıp
            ondan. Gülünç olurum sonra. Otomobil işini yapan muhase-  hayata küstüğünden ve hastalandığından söz eder.
            beci bir duysa... beni kandırmaya çalışma. Sen duydun mu
            bir  adamın  ‘durup  dururken’...  Duydum,  gazetede  yazıyor-  Turgut, Selim’in eski arkadaşlarıyla görüştükçe onun farklı bir
            du. Gazete dediniz de aklıma geldi: Nermin yemeğe bekler   yönünü öğrenir. Selim’i tanıma sürecinde bir yandan da ken-
            beni... müsaadenizle. Espri yaparak kurtulamazsın; koltukta   disini sorgulamaya, keşfetmeye başlar ve bu sorgulama ve
            söz verdin. Vazgeçiyorum, bütün insanlığın önünde eğilerek   keşfetme sürecini hızlandırmak için evini ve ailesini terk eder.
            özür diliyorum: Beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye. Ben yoldan   Arabasıyla çıktığı yolculukta bir motelde mola verir ve sürekli
            geçen... Bütün sorumluluk sende. Hayır değil. Benden paso,   yazmaya başlar. Daha sonra motelden ayrılır ve bir şehre ge-
            çocuk da daha altı yaşını doldurmadı biletçi amcası. Evet, ço-  lir, bankaya uğrayarak bütün parasını çeker. Tren istasyonuna
            cuklar da bekliyor. Paramı geri istiyorum, yanlış filme gelmi-  yakın bir yerde arabasını terk eder. Bir trenden inip bir başka-
            şim. Görüyorsun, benim gibi rezil bir insandan hayır gelmez.   sına binerek sürekli yolculuk yapmaya başlar.
            Ölü evinde oturmuş...                                                      Oğuz Atay, Tutunamayanlar

                                                                                    Türk Dili ve Edebiyatı    211
   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216