Page 151 - 9. SINIF VIP TÜM DERSLER KONU ANLATIMLI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 151
1. Tema: Sözün İnceliği
EDEBİY
EDEBİYAT ATÖLYESİAT ATÖLYESİ
1. METİN TÜRLERİ
Aşağıdaki metinlerin türlerini ve yazılış amaçlarını tablodaki bölümlere örnekteki gibi yazalım.
Metnin türü Yazılış amacı
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde anlattığı Amasya’yı gezmeye gidiyorduk.
Yolculuğumuz on on iki saat sürdü. Otobüs şoförü bizi şehrin göbeğinde indirdi.
Amasya, bütün güzelliğiyle gözümüzün önündeydi artık. Yeşilırmak, şehrin tam Bilgilendirici
EDİTÖR YAYINLARI
ortasından geçiyor. Şehrin bir yanında Amasya Kalesi bir yanında Ferhat Dağı Metin Okuyucuya Amasya’yı
var. Amasya Kalesi’nin eteklerinde Yeşilırmak boyunca uzanan Safranbolu ev- tanıtmak
lerine benzeyen tarihî Yalıboyu evleri var. Hemen arkasında ise Kral Kaya Me- (Gezi yazısı)
zarlıkları… Şehir, sanki açık hava müzesi. Şehri kuş bakışı görmek için Çakallar
Tepesi’ne çıktık. Tarih kokan muhteşem bir şehir sanki ayaklarımızın altındaydı.
Ünlü şair Abdurrahim Karakoç, 1932’de Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde do-
ğar. Şiir zevkini halk şairleri olan dedesinden ve babasından alır. Küçük yaşlardan
itibaren şiir yazmaya başlar. İlk şiiri, 1950’li yıllarda Elbistan’da çıkan Engizek adlı
bir dergide yayımlanır. Çeşitli gazetelerde ülke meselelerine dair görüşlerini köşe
yazılarıyla dile getirir.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Çerviakov, tam önünde birinci sıra koltukta oturan ihtiyarın eldiveniyle dazlak ka-
fasını ve boynunu özenle sildiğini, bir şeyler mırıldandığını gördü. İhtiyarı tanımış-
tı. Ulaştırma Bakanlığında çalışan Sivil General Brizjalov’du (Birizyalov) bu.
“Onun üzerine sıçrattım.” diye düşündü. “Gerçi benim amirim değil yabancı ama
yine de yakışıksızca bir şey. Özür dilemek gerek.”
Çerviakov öksürerek tüm gövdesiyle öne doğru eğildi, generalin kulağına doğru;
“Affedersiniz, efendim, üzerinizi berbat ettim… İstemeyerek…” dedi
İstanbul’a döndüğümüz vakit on üç yaşındaydım. Serez’den ayrılırken beni en çok
sevindiren şey, istediğim kitaplara kavuşma olanağının artık gerçekleşmesiydi.
Gündeliklerimden başka babamdan kopardığım bütün paraları Babıâli Cadde-
si’ndeki kitapçı Kirkor Efendi’ye verirdim. O, bana Ahmet Mithat Efendi’nin bütün
eserlerini sattı. Benim de bir kitaplığım olmuştu. Ciltsiz durumlarıyla birbirlerine
dargın gibi yan yana dizilmeleri pek zor olan bizim Türkçe kitapları, kitaplığımın
boş raflarına âşıkça bir özenle dizip karşılarına geçer, mutlulukla kendimden ge-
çercesine uzun uzun seyrederdim.
Türk Dili ve Edebiyatı 151