Page 170 - 9. SINIF VIP TÜM DERSLER KONU ANLATIMLI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 170

2. Tema: Anlam Arayışı

           EDEBİYAT ATÖLYESİ - 1AT ATÖLYESİ - 1              Fakat baktım; Akif, büsbütün alçak gönüllü idi:
           EDEBİY

                                                             - Pek uzun değil efendim, diyordu. Ve “Fatih Camii” adındaki
        Aşağıdaki anı metnini okuyalım, tabloda metinle ilgili özellik-
        leri yazalım.                                        şiirini okumaya başladı. Manzume okundukça Recaizade de-
                                                             ğişiyor, kaşlarını yukarı kaldırıp başını sallıyordu. Şiir bitince
                                                             Recaizade, odanın herhangi bir noktasına gözlerini kaldırarak
                          BİR TANIŞMA
                                                             odada olmayan birine “Ah efendim, anlatamıyorum ki. Benim
        Abdülhamit Devri’nde karlı bir gün... İstiklâl Marşı şairi Akif’le
                                                             istediğim şiir işte bu. Dinlerken doydum, efendim!” diyor, sonra
        biz, Sarıgüzel’den kalkıyoruz. Recaizade’nin Şişli’de Bulgar
                                                             da Akif’e dönüyordu:
           EDİTÖR YAYINLARI
        Çarşısı’ndaki evine gidiyoruz. Recaizade, beni Reji Komiseri
        Nuri Bey’in konağından tanır; onun için bana güveni var. Nuri   - Siz, büyük şairsiniz, Akif Bey! Artık oda da sıcaktı. Üstat
        Bey’in konağı o kadar temiz ki orada tanışanlar, Abdülhamit   Ekrem de.
        birliklerinden  korkmazlar.  Üstat  Ekrem’in  evine  girince  ben
        paltomu çıkardım. Akif de ceketinden karları silkti. Oda so-  Üstat, hemen Akif’in başka şiirini dinlemek istiyordu. “Kahve”
        ğuktu, odun sobası yeni yanmıştı. Geldiğimde ben içimden   manzumesini de başının deminki tasdikleriyle dinliyor, gözle-
        pişmandım, sıcak ve soğuk kavramlarını bilmeyen bünyesiyle   rini açıp bana da başını sallıyordu. Yani ben Akif’i ona tanıttı-
        Akif’in yüzü benim pişmanlığımı paylaşmadığı için ona garez   ğıma iyi etmiş oluyordum.
        oluyordu.
                                                             Ayrılırken  Üstat,  daima  görüşmek  istiyor,  Akif’i  haftada  bir
        - Canım Akif, insan üşümez mi? Bari hatırım için üşü! diyor-  gece bekliyordu.
        dum.
                                                             Sokağa çıkınca Akif’e dedim ki:
        Derken Üstat Ekrem, odaya girdi. Başında pelüş takke, üstün-
        de apartman gibi kocaman ropdöşambır, ayaklarında şişman   - Kuzum Akif sana Ekrem Bey’in yaptığının yüzde birini baş-
        pantuflalar.                                         kası yapsa kıyametleri koparırdın. Biz bu adama memuriyet
                                                             istemeye gelmedik. “Üstat Ekrem” diye ona, hem de kış kıya-
        Bir taraftan odanın serinliği içinde üstadın aldığı bu hararet   mette, geliyoruz.
        tedbirlerine,  ceketimin  içinde  tutuluyordum;  bir  taraftan  da
        Üstat Ekrem odaya girerken Akif de ceketini ilikledi, ona da   Sen “Bir şiirimi okuyacağım” diyorsun; o, “Uzun mu?” diye so-
        canım sıkılmıştı. Akif, benim o kadar büyük şairimdi ki onu   ruyor; sen de buna katlanıyorsun.
        kimseye saygı gösterir durumda görmeye katlanamıyordum.
                                                             Ya başkalarına karşı öfken yalan ya bugünkü katlanışın.
        Bu can sıkıntılarıyla Akif’i, Üstat’a kısaca tanıttım. Üstat Ek-
        rem ki büyük yaşının mı, yoksa başka bir nedenin mi etkisi   - Üstat haklı, dedi; saçıma, sakalıma baktı. Bu adam edebiyat-
        altındaydı, her nedense çok durgundu. Odada biraz eskidik,   ta bir mevki sahibi olsaydı, bu yaşına kadar onu tanırdım, dedi.
        sonunda:                                             Beni ilk görüşte edebiyattaki tarihçiler gibi bir şey sandı; hani


        - İzin verirseniz, Akif Bey şiirini okuyacak, dedim. Üstat Ekrem   ölüm tarihi, doğum tarihi yazan adamlar var ya, onlardan biri.
        susup susup birdenbire:                              Aramızda bu, uzun zaman bir alay konusu oldu. Akif, bir yeni
                                                             şiirini bana okuyacağı zaman, ben çenemde, Üstat Ekrem’in
        - Uzun mu? demesin mi?
                                                             muhayyer sakalıyla yüzümü yukarıya kaldırıp sorardım “Uzun
        Ben bittim. Halıya bakıyordum. Çünkü biliyordum. Akif kıza-  mu?”
        cak, bir şey söylemeden kalkıp gidecekti; sonra da birkaç yıl
        başımın etini yiyecekti: “Beni bu adama ne diye götürdün? An-
                                                                                          Mithat Cemal KUNTAY
        lat, niçin götürdün?”
         170    Türk Dili ve Edebiyatı
   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175