Page 81 - MİMAR ve MÜHENDİSİN İNŞAAT EL KİTABI BORDO KİTAP - DATA YAYINLARI
P. 81
CEE: BORDO KİTAP 859
1. Kültür ve Sanat Tarihi
75 Bir sanat tarihçi sürekli okumalı ve bilgilerini taze
tutmalıdır ayrıca içgüdüsel yargılarda bulunabilmeli ve
duyarlı şekilde eleştiri yapabilme kabiliyetine sahip
olmalıdır. Kültür hepimizin bildiği gibi ”bir toplumun
sahip olduğu maddi ve manevi birikimlerinin tümü”
olarak tanımlanır. Yani toplumun; uygarlık anlayışı,
eğitimi, üretimi, dili ve sanatı hep birlikte kültürü
SANAT TARİHİ oluşturur. Bu nedenle kültür, sanat tarihine buluntuların
bir
oldukça
sınıflandırılmasında ve sanat yardımcı olan ayrı
Kültür
unsurdur.
birbirinden
düşünülemez. Bazen sanat anlayışı kültürleri bazen de
DATA YAYINLARI
kültürler sanat anlayışını etkilemiştir. Hatta bazı
toplumlarda sanat o toplumun kültürünü oluşturan
önemli bir unsurdur. Ayrıca sanat ve toplum yine
birbirine çok büyük etki eden iki unsurdur. Sanat,
içinde geliştiği ve şekillendiği toplumun aynası olarak
kabul edilir. Toplumun düşünceleri, kuralları, beğenileri
sanatı da ciddi şekilde etkiler. Çünkü o sanatı ortaya
koyan sanatçı da toplumun bir parçasıdır.
Sanat tarihi incelenmesi zor bir bilim dalıdır. Beşerî
özelliğinden dolayı da incelenmesi imkânsız olmasa da
oldukça zordur. Bu sebeple çoğu bilim dalından yardım
alır. Bu bilim dalları; Tarih, Coğrafya, Arkeoloji,
Antropoloji, Arkeometri, Epigrafi, Numizmatik, Kronoloji
Sanat tarihi, en yalın haliyle görsel sanatların ve Etnografya olarak sayılabilir. Bütün bu bilim
tarihsel evrimini inceleyen bilim dalıdır. Bir başka tanım dallarından da faydalanan Sanat Tarihi geçmişi
vermek gerekirse tarih koşullarından doğan maddi aydınlatmanın yanı sıra sanatı incelemesi özelliğiyle
kültür eşyasını inceleyen bilimdir denebilir. eskiden yaşayan insanların duygularına da tercüman
Kurt’a göre, sanat insanoğlunun kendini ifade etme olur. Binlerce yıl yaşanan acılar, aşklar, savaşlar ve
ve dünyayı şekillendirmesidir. Bu yüzden sanat tarihini kutlamalar da Sanat Tarihinin incelemesi altındadır.
bilip kavramak aynı zamanda dünya tarihini anlamakta Sanat Tarihi sayesinde geçmişteki insanların
yeni kapılar aralayacaktır. Ancak burada sanat yaşayışlarından ve kültürlerinden haberdar oluyoruz.
tarihinden bahsederken diğer tarih yazılımlarında da Sanat Tarihinin bir diğer önemli görevi ise elde edilen
olduğu gibi Avrupa-Batı eksenli bir perspektiften olayı tüm bu kültürel mirası koruyarak sonraki nesillere
ele almak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. aktarmaktır. Gördüğünüz her eser; camiler, kiliseler,
İslam dışı toplumlarda ve özellikle Batı toplumunda antik Kentler, resimler, medreseler, tiyatrolar,
sanat kavramının bu kadar gelişmesi ve mimarî, heykel kervansaraylar, liman ve hanlar, el sanatları, heykeller
traşcılık, genel olarak tüm plastik sanatlar ve resim ve yazmalar geçmiş yaşantılara ait miraslar
sanatı, hatta modern çağda gelişmiş olan performance bırakmaktadır.
sanatı, tasvir yasağının başlangıçta sadece birtakım
motiflerle sınırlı olması ve git gide tamamen ortadan 2. Sanat’ın Başlangıcı
kalkmasına bağlıdır. Bu ise sanatın başlangıçta dinsel İnsanlığın var olmasıyla birlikte Sanat eserlerinin
düşünce için salt araç olarak görülmesi, hümanizm, de var olduklarını gözlemleyebiliyoruz. Paleolitik
sekülarite gibi düşünce akımlarıyla birlikte ise bu dönemden kalma bazı mağara resimleri insanlığın
algının tamamen değişime uğrayıp “l’ art pour l’ art” erken çağlarında dahi görsellik arayışına girdiğini
yani sanat için sanat algısına dönüşmesiyle doğrudan kanıtlamaktadır. Ancak bu mağara resimlerinin hangi
ilintilidir. Batı toplumlarında (ve bazı uzak doğu amaçla yapıldıkları tartışılmakla birlikte, bazıları,
kültürlerinde) sanat algısının değişime uğraması parmak ve basit aletlerle boyanmış olan bu duvarların
toplumun ekonomik, düşünsel, dini ve algısal birtakım yeni avcılara örneklik ve rehberlik etme amacını
değişimlere uğramasıyla birlikte sürekli bir metamorfoz taşıdıkları, bazı araştırmacılar ise bu resimlerin daha
yaşamıştır. Şüphesiz bu gelişmelerde dinsel erken dönemde tapınma işlevini gördüklerine
düşüncenin değişiminin en merkezi role sahip olduğu inanmaktadırlar. Neolitik döneme gelindiğinde ise,
görülecektir. insanlığın heykelciliğin en primitif hali olarak
adlandırabileceğimiz bir çeşit taş oymacılığına
başladığını müşahede etmekteyiz. Bu dönemden gelen