Page 16 - 8. SINIF TÜRKÇE KAZANIM TESTLERİ - GİRİŞ YAYINLARI
P. 16
13. BÖLÜM
Parçada Anlam - 2 (Hikâye Unsurları - Dil ve Anlatım Özellikleri) KAZANIM TESTİ 1
1. Aşağıdakilerin hangisinde anlatım birinci kişi ağzın- 2. İhtiyar esir, sevincinden bayılmıştı. Kendine gelince oğlu
dan yapılmıştır? ona:
A) Simitçi, en beğendiği simidi parmak uçlarıyla tuta- – Ben karaya cenk için çıkıyorum. Sen gemide rahat kal,
rak kadına verdi. Yaşlı kadın, çantasının dibinden bir dedi.
bozuk para yığınını avuçladı, arasından gerektiği ka- Eski kahraman kabul etmedi:
darını seçti ve simitçiye verdi. Derin bir nefes aldı. – Hayır. Ben de seninle beraber cenge çıkacağım.
Ötede, parktaki torununa seslendi.
– Çok ihtiyarsın baba.
B) On beş günden beri köyden köye dolaşıyoruz. Bu
köylerin her biri, öbüründen daha hüzünlüdür. Âdeta – Fakat kalbim kuvvetlidir.
nihayeti yok bir gurbet ve sürgün yolunda gibiyiz. Eski – Rahat et! Bizi seyret!
hayatımız bize bir başka asra ait efsaneler şeklinde – Kırk senedir dövüşe hasretim.
GİRİŞ YAYINLARI
görünüyor. Bir daha eski hâlimize dönecek miyiz? Bu
gamlı seyahat, günün birinde nihayete erecek mi? Oğlu “Vurulur! Vatana hasret gider!” diye onu gemide
Buna hiç ihtimal vermiyoruz. bırakmak istedi.
C) Muhsin Çelebi; çekinmeden, sıkılmadan, ezilip bü- Kara Memiş, o vakit birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi
zülmeden gayet tabii bir hareketle kendine gösterilen doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi:
şilteye oturdu. Sadrazam hâlâ ellerinde tuttuğu kıvrık – Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan, al bayrağın
kâğıtlara bakarak içinden, “Ne biçim adam? Acaba dalgalandığı yer değil midir, dedi.
deli mi?” diyordu. Hâlbuki… Hayır. Bu Çelebi gayet
akıllı bir insandı. Merde, namerde muhtaç olmayacak Bu metinde yer verilen hikâye unsurları aşağıdakiler-
kadar bir serveti vardı. Namusuyla yaşar, kimseye den hangisinde doğru işaretlenmiştir?
eyvallah etmezdi.
Olay Kişiler Zaman Mekân
D) Sanki birdenbire vicdanının karanlıklarında sıcak bir
güneş doğdu. Deminden insanların hıyaneti hakkın- A)
da düşündüklerine pişman oldu. İşte hayat onun zan- B)
nettiği gibi değildi. “Hak” diye bir mefhum tanıyan, aç
bir sefile acıyarak iş gösteren insanlar da vardı. İyilik, C)
merhamet, şefkat bir hayal değildi. Buna şahit, elinde D)
tuttuğu iki buçuk liralık kâğıttı.
3. İki eski arkadaş Nikolayev İstasyonu’nda karşılaştılar; bunlardan biri şişman, öbürü zayıftı. Şişman olanı az önce gar lokanta-
sında karnını doyurmuştu, o yüzden yağlı dudakları olgun iki vişne gibi parlıyordu. (...) Portakal çiçeği kokusu yayılıyordu çev-
resine. Zayıf olan ise henüz yeni trenden inmişti; valizlerle, bohçalarla, karton kutularla yüklüydü elleri, kolları. Onun ağzından
da jambon ve kahve telvesi kokusu yayılıyordu. Adamın arkasında uzun çeneli, sıska bir kadın ile uzun boylu, gözlerini kısarak
bakan, gözlüklü bir lise öğrencisi başlarını uzatmış bakıyorlardı. Zayıf adamın karısı ile oğluydu bunlar.
Şişman, zayıfı görünce:
— A, Porfir, diye haykırdı. Bu sen misin, iki gözüm? Görüşmeyeli yıllar geçti.
Zayıf apışıp kalmıştı.
— Mişa, aziz dostum! Çocukluk arkadaşım benim! Nereden çıktın böyle?
İki dost kucaklaştılar, üç kez öpüştüler, yaş dolu gözlerini birbirlerine diktiler, ikisi de hoş bir şaşkınlık içindeydiler.
Metnin anlatımı ve içeriği dikkate alınırsa bu metnin hangi metin türünden alındığı söylenebilir?
A) Destan B) Haber yazısı C) Hikâye D) Masal
Giriş Yayınları / 8. Sınıf Türkçe 95