Page 39 - 6-sinif-telafi
P. 39
test 13
38 Beceri Temelli Yeni Nesil Sorular HIKÂYE UNSURLARI
5. Hikâyedeki unsurlarının hepsini bulundurup aynı zamanda yukarıdaki gör-
seli en doğru şekilde ifade eden metin aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
EDİTÖR YAYINEVİ
A) Çalışmak için daha çok küçüktü Semih. Ama babası terk etmiş gitmişti. Annesi ve
küçük kardeşiyle bir başına kalmışlardı. Annesi kardeşine baktığı için çalışamıyor,
karınlarına sıcak bir ekmek girmiyordu nicedir. Konu komşunun verdikleriyle karın
doyurmak mı olur? Ev sahipleri Semih’i yaşını almış bir ayakkabı boyacısının yanına
götürdü. Okumasa bile altın bileziği olsun diye. Semih ne olduğunu bilmeden oradan
oraya savrulup duruyordu.
B) Dinliyordu küçük Halil. Dedesine hayret ve hayranlıkla bakıyordu. Onun gibi büyük
bir adam olmak... Her sözcüğünü aklında tutuyor, dedesinin nefes alış verişlerine
bile dikkat ediyordu. Hava kararmak üzereydi, neredeyse akşam olacaktı. Sokağa bir
kasvet çökmüştü. Dedesi elindeki fırçayı farklı el hareketleriyle ayakkabının sağına
soluna sürüyordu. Halil içinden “Bu ayakkabıyı demek ki böyle tutmak gerekiyor-
muş, neden düz tutmuyor ki? Bu kadar boya neden var ki?” diye geçirdi. Sokaklar-
daki kediler de severdi dedeyi, biri yine durmuştu tezgahın önünde.
C) Hasan dede oturuyordu yine Diyarbakır’ın büyük siyah taşlarıyla örülmüş sokakla-
rında, o taşlarla örülmüş duvarın dibinde. Tezgahı, boyaları ve bir de yanından hiç
eksik olmayan Kasım. Meraklı bir çocuktu Kasım. Her şeyi sorardı. Öğrenmeyi se-
verdi. Yine fırçayı daha güzel nasıl kullanabilirim diye sormak istemiş Hasan dedeye.
Hasan dede de sabırla, hiç usanmadan defalarca anlattı. “Elini ayakkabının içine
geçirip ayakkabıyı ters tutacaksın. Taban kısmı yukarı bakacak, sonra fırçayı boyaya
hafifçe bulayıp ayakkabının sağına soluna yumuşak darbelerle süreceksin.” Bilmem
kaçıncı defaydı bu anlatışı.
D) Başında sekiz köşeli kasketi vardı Ibrahim amcanın. Bizim oralarda meşhurdur bu
kasketler. Bütün yaşlıca amcaların başında görürsünüz. Nasıl da özlemişim Ibrahim
amcayı, hatırlamak bile gözlerimi doldurdu. Hiç unutmuyorum, sekiz dokuz yaş-
larında ancak vardım, bir gün sokağa inip yanına oturdum. O ayakkabı boyuyordu
tezgahın önünde, ben ise onu izliyordum. Bana çok eskiden yaşadığı hikâyelerini
kurguyla karışık anlatmaya başladı. Anlayabiliyordum tabi, bazen beni heyecanlan-
dırmak için abartıyordu olanları. Ama gerçeği bile bile heyecanlanıyordum.