Page 238 - 8. SINIF VIP TÜM DERSLER KONU ANLATIMLI - EDİTÖR YAYINLARI
P. 238
238
5. Eleştiri: Bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, bir yazarın gerçek değerini
yansıtma amacıyla yazılan yazılardır.
Aşağıda verilen paragraflardan hangisi eleştiri türündeki bir metinden alınmıştır?
A) İlk kez 2014 yılında 200 kadar koşucunun katılımıyla gerçekleştirilen ve geçtiğimiz dört yılda kesintisiz olarak
ekim ayının üçüncü haftasında düzenlenen yarışa bu sene yaklaşık 2 bin sporcu katıldı. Üç parkurdan oluşan,
Kapadokya vadileri ve patikalarında gerçekleşen koşudaki 119 kilometrelik yarışı Andrea Macchi kazandı.
B) Türk edebiyatı tarihine bakıldığında bu edebiyatın; daha çok şiir merkezli, şiir ağırlıklı bir seyir izlediği görül-
mektedir. Gerek en eski zamanlardan kalan sözlü edebiyat ürünleri gerekse yazılı edebiyat ürünleri şiir üzerine
kurulmuş ve şiir üzerinden gelişmiştir. Öyle ki Türk toplumunda şiir; pek çok yazarın, edebiyat dünyasına adım
attığı cümle kapısıdır. Dolayısıyla Türk edebiyatının şiir merkezli oluşu, Türk edebiyatında köklü bir şiir gelene-
EDİTÖR YAYINLARI
ğinin oluşmasında önemli bir rol oynar.
C) Aslında gök cisimlerinin nasıl dönmeye başladığı, yani o ilk kıvılcımın nasıl çakıldığı hâlâ tam olarak cevaplan-
mış bir soru değil. Dönüş ile ilgili teoriler Platon ve Aristo’ya kadar uzanıyor. Platon, gök cisimlerinin mükemmel
daireler çizmesi gerektiğini söylerken Aristo evrenin Dünya’nın etrafında döndüğünü düşünüyordu.
D) Kenya’nın Masai Mara bölgesi her yıl dünyanın en etkileyici hayvan göçlerinden birine sahne oluyor. Yüz
binlerce öküz başlı antilop; timsahların beklediği akarsuları geçip, aslanları atlatıp beslenmek için bu sonsuz
çayırlara açılıyor. Zebralar, filler, su aygırları ve daha nice nadir türüyle Masai Mara, Afrika’nın en etkileyici
yaban hayat sahalarından biri.
Beceri Temelli
6.
Bu görseli en doğru yansıtan metin aşağıdakilerden hangisidir?
A) İdris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli
etmeden kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Ba-
bası hastaneden bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı.
Arif ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez olmuştu.
B) Otomobil, patozun yirmi metre kadar açığında durdu. Küçük Ağa direksiyondan yere atladı. Kolları dirseklerine
kadar sıvalı, püfür püfür, beyaz, ipek gömleği, ince sadakor pantolonu, geniş kenarlı beyaz hasır şapkası... Beli-
ne dayalı yumruklarıyla patoza yaklaştı, durdu. Çatık kaşlarıyla işe bakıyordu. Kızgın güneşin altında desteciler
kan ter içindeydiler. İnsanın dayanabileceğinin çok üstünde bir sıcak, ter, kaşıntı...
C) Turgut, merakla sordu: “Affedersiniz, ne yapıyorsunuz orada?” Uzun boylusu başını çevirmeden karşılık verdi:
“Sıkılıyoruz.” Turgut, bu sözden ümitlenerek yavaşça yanlarına kaydı ve sıranın üzerine yukarıdan aşağı yazıl-
mış sayılara anlamadan baktı. “Vakit geçirme oyunu oynuyoruz.” dedi uzun boylusu.
D) Toplanan samanları arabaya götürüp tekrar Hacer ve Fatma’nın yanına varınca yorulmuştu. Elleri dizlerinde
eğildi, nefes almak için çaba harcıyordu. Ellerinde hâlâ saman çöpleri vardı. Kızlar yere eğilmiş, çöpten gayrı
tek tük dökülmüş buğday tanelerini de topluyorlardı. Öyle dalmışlardı ki yaptıkları işe, Gülizar’ın hâlini fark et-
mediler bile. Hoş, etseler de fark etmezdi; herkes yoruluyordu burada. Gebe olanın pek bir farkı olmazdı tarlada.